Küçüklüğünde okula gideceği yıl annesini kaybettiğini anlatan Taşoğlu, şöyle konuştu:
"Benden küçük 2 kardeşim vardı, onlara bakmak zorundaydım. Onların okul yaşı gelince ellerinden tuttum, ben de okula gittim ancak öğretmen 'Sınıftan çık.' dedi. 'Niye çıkıyorum hocam?' dedim. 'Önce baban gelip kaydını yaptıracak sonra geleceksin.' dedi. Bir babama koştum, bir okula koştum, ne babam geldi okula kaydımı yaptırdı ne de öğretmen sınıfa aldı. Kardeşlerim okuldan çıksın alıp eve gideyim diye okulun bahçesinde uyurdum."
Taşoğlu, o zamandan beri okuma yazma hasretiyle yaşadığını, daha sonra evlenip 4 çocuğunun olduğunu dile getirdi.
Çocuklardan bir türlü kendisine fırsat gelmediğini belirten Taşoğlu, şöyle devam etti:
"Çocuklarımın yuvalarını kurduktan sonra 'Bana sıra geldi.' dedim. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğün açtığı kursa geldim. Allah bin kere razı olsun Esra hocamdan, çok yardımcı oldu ve okuma yazmayı öğrendim. Okuma yazma bilmemenin zorluklarını anlatamam. Bir dolmuşa bile binmek istediğinde 2 harfini okuyana kadar dolmuş geçiyor. Sonra başka dolmuşu durduruyorum, 'Abla okuma yazman yok mu, binmeyecektin niye durdurdun?' diyor. Hastaneye gidiyorsun, orada ismin yazıyor bilemiyorsun. Markete gidiyorsun fiyatları bilemiyorsun. Eve faturalar geliyor okuyamıyorsun."
Taşoğlu, "Okuma yazma bilmek çok güzel bir duygu. İnanır mısınız, kursa gelirken 7 yaşındaki çocuk gibi koşa koşa geldim. Anne ve babalara sesleniyorum, ne olur çocuklarını okutsunlar. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Herkes okusun cahil kalmasın. Ben 4 çocuğumu da okuttum, her biri iş adamı oldu. Kızım bile iş kadını oldu. 4 çocuğumla da gurur duyuyorum." dedi.