15 Temmuz gecesi İstanbul'da ne oldu?
Fetullahçı Terör Örgütü tarafından 15 Temmuz'da gerçekleştirilen ve 249 kişinin şehit düştüğü, binlerce kişinin de yaralandığı kanlı darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti.
AA muhabirinin iddianamelerden derlediği bilgilere göre, ülke çapında gerçekleştirilen darbe girişimi faaliyetlerinin İstanbul'la ilgili kısmına ilişkin planlamalar, Ankara'nın Keçiören ilçesinde FETÖ/PDY mensubu Neşet Gülener ve Kurmay Albay Onur Özden'in evinde yapılan toplantılarda ele alındı. Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığında yuvalanan terör örgütü FETÖ mensupları, İstanbul'daki faaliyetleri açısından Kurmay Albay Muzaffer Düzenli başta olmak üzere Kurmay Binbaşı Murat Yanık, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu ve Kurmay Albay Uzay Şahin'i "irtibat ve koordinasyon timi" olarak görevlendirildi.
Darbeciler İstanbul'a gelerek, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı ve Hava Harp Okulu Komutanlığında toplantıları koordine etti.
"Yurtta Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması", Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, 1. Ordu Komutanlığı Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm (eski ismi Proje Yönetim) Şube Müdürü Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kahramanmaraş 5. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Uzay Şahin, Cizre 172. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı Hava Savunma Kurmay Albay Onur Özden, Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanı Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürlüğü Proje Destek kısmında İzleme ve Araştırma Subayı Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu ve Kara Harp Akademisi Öğretim Elemanı Kurmay Binbaşı Murat Yanık'tan oluştu.
Organize olmak ve görev yerlerindeki son durum hakkında bilgi aktarımı yapmak amacıyla Kurmay Albay Muzaffer Düzenli'nin talimatları doğrultusunda Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu tarafından WhatsApp grubu kurularak, darbe girişiminin İstanbul ayağında görevlendirilen rütbeliler bu gruba eklendi.
Kalkışma esnasında 1. Ordu Komutanlığı adeta karargah olarak kullanıldı. Darbeci askerler, Tuğgeneral Eyyüp Gürler'in emir ve komutasına girdi.
Darbe girişimine yönelik son toplantı ise Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımıyla düzenlendi. Hava Harp Akademisi Komutanlığı binasında darbe karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan Okur ile Üsteğmen Hüseyin Balık, darbe girişimine katılanlarca bina amfisinde rehin alınıp, silah ve telefonlarına el konuldu. Kemer ve bağcıkları çıkartılan Okur ve Balık'ın başlarına silahlı öğrenci subaylar dikildi.
TAHİR BEKİROĞLU'NUN KAÇIRILMASI
Harp Akademileri Komutanlığı görevini yürüten Korgeneral Tahir Bekiroğlu, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevine son verilerek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevlendirildi.
Harp Akademileri Komutanlığı sahasındaki konutunda bulunan Bekiroğlu'nun kapısı saat. 21.00 sıralarında emir subayı olan Binbaşı Fatih Irmak ile koruma astsubayları Eyüp Karahan ve Okan Şentürk tarafından çalındı. Emir subayı, Bekiroğlu'na sert bir ses tonuyla "Genelkurmay Başkanımız Org. Hulusi Akar'ın emriyle Yurtta Sulh Konseyi yönetime el koymuştur." dedi. Irmak, Bekiroğlu'na, emri Genelkurmay Harekat Merkezinden Uzay Albay diye birinden aldığını beyan etti.
Irmak ayrıca emredici bir üslupla Bekiroğlu'na kıyafetlerini giymesini ve Hadımköy Askeri Cezaevine gideceklerini söyledi. Darbeci askerlerce cezaevine konulan Bekiroğlu, sabah saatlerine kadar tutulduğu cezaevinden darbe girişiminin başarısız olması üzerine serbest kaldı.
MESUT ÖZEL'İN KAÇIRILMASI
Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevini yürüten Tümamiral Mesut Özel, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevine son verilerek, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevlendirildi.
Özel, saat 22.30 sıralarında okul nöbetçi amiri Cüneyt Aydoğan tarafından telefonla arandı. Kendisine önemli bir mesaj olduğunu, bizzat görmesi gerektiğini söyleyen Aydoğan, Özel'i karargaha davet etti. Tümamiral Özel, kendisine gönderilen araca bindi. Karargaha hareket etmesi akabinde birden duran araca üsteğmenler İsa Demirbilek ile İbrahim Halil Tekatlı bindi. Bu kişiler Özel'in ağzını bantlayarak, ellerine plastik kelepçe taktı. Bu sırada araçta bulunan Binbaşı Mustafa Köroğlu, Özel'e dönerek, "Komutanım, sıkıyönetim ilan edildi. TSK yönetime el koydu ve sizi güvenli bir yere götürme talimatı aldım." dedi. Özel, araçla Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürüldü. Burada tutulan Özel, darbe girişiminin başarısız olması üzerine serbest kaldı.
Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem ve 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar da kaçırılmaya teşebbüs edildi ancak darbeci askerler bunda başarılı olamadı. Ertem'in evine zorla girilerek arama yapıldı.
BAŞLICA OLAYLAR
Darbecilerin planlamaları doğrultusunda çok sayıda askeri araç ve personel, İstanbul'daki Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprüleri, Çevik Kuvvet, Acıbadem, Fenerbahçe Ordu Evi, 1. Ordu Karargahı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Maltepe Kenan Evren Kışlası ve Kadıköy Göztepe Köprüsü gibi bölgelere sevk edildi.
Bir grup asker Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerini saat 22.00 sıralarında tek taraflı trafiğe kapattı. Anlam verilemeyen askeri hareketlilik, televizyon kanallarında haber oldu. Sosyal medyada Ankara ve İstanbul başta olmak bazı şehirlerde patlama ve silah sesleri duyulduğu haberleri yer aldı. Bir televizyon kanalına bağlanan Başbakan Binali Yıldırım, 23.10 sıralarında olayları "kalkışma" diye niteledi ve Türk ordusu içerisinde bir grubun darbe girişiminde bulunduğunu duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan 00.26'da CNN Türk televizyonuna bağlanarak, askeri kalkışmaya tepki gösterdi ve halkı meydanlara davet etti. Diyanet İşleri Başkanlığının emriyle camilerden selalar okutuldu.
Darbeci askerlerin yönetimindeki uçaklar kent üstünde alçak uçuş yaparak sonik patlamalarla halkı sindirmeye ve halkın dışarıya çıkmasını engellemeye çalıştı.
Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine binlerce kişi Boğaziçi Köprüsü'ne adeta akın etti.
Bazı askerler, köprüyü geçmeye çalışan vatandaşların üzerine ateş açtı. Tankın da kullanıldığı, vatandaşlara ve polise yönelik saldırıda polis memurları Münür Alkan, Kemal Tosun, reklamcı Erol Olçok, 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da aralarında bulunduğu 34 kişi hayatını kaybetti. Halkın direncini kıramayan askerler, sabaha karşı teslim olmak zorunda kaldı.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün Anadolu Yakası tarafı giriş kısmında meydana gelen olaylarda Hasan Kaya, ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı, İsmail Kefal'in kafa travması sonucu, Şükrü Bayrakçı'nın köprü yolu üzerindeki Ümraniye Çakmak Köprüsü civarında tankla ezilme nedeniyle genel beden travması sonucu yaşamını yitirdi.
Çengelköy Polis Karakolu önüne 22.50 civarında gelen, aralarında Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin de bulunduğu askerler, burada da beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. Çıkan çatışmada gazeteci Mustafa Cambaz'ın da aralarında bulunduğu 8 kişi şehit oldu. Başarılı olamayınca Kuleli Askeri Lisesi'ne kaçan darbeciler, buraya düzenlenen operasyonla yakalandı.
VALİLİK
Kurmay Albay Nizamettin Aydın komutasındaki 90 asker, 22.30'da İstanbul Valiliğine gitti. Valilik önündeki nöbetçi kulübesindeki polislere, "Ordu adına geliyoruz. Silahlarınızı teslim edin" diyen askerlere polisler, "Bize böyle bir emir gelmedi" karşılığını verdi. Albay Nizamettin Aydın, polisin elindeki MP5 silahı çekerek alınca, polisler de buradan ayrıldı. Askerler binaya girdi.
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Cengiz Demircan, halkın valilik önünde toplanmasını sağladı. Kalabalığın artması üzerine darbeci askerler binayı terk etmek zorunda kaldı. Haliç Köprüsü'nde polis tarafından önleri kesilen askerler, burada gözaltına alındı.
ATATÜRK HAVALİMANI
Atatürk Havalimanı, tanklar vasıtasıyla sevki sağlanan örgüt üyesi askerler tarafından ele geçirilirken, 22.15 itibarıyla havalimanına giriş-çıkışlar kapatıldı. Darbeci askerler, uçuş kontrol kulesini ele geçirerek, tüm yurt içi ve dışı uçuşları durdurdu. F-16 savaş jetleri ile havalimanı üzerinde alçak uçuş yapılarak yolcu uçaklarının iniş-kalkış yapmaları engellendi. Askerler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine havalimanına akın eden binlerce kişinin üzerine ateş etti. Pistte bulunan 17 yaşındaki Mahir Ayabak şehit düşerken, onlarca kişi yaralandı. Halkın direnişi karşısında askerler burayı terk etmek zorunda kaldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca, darbe girişimi sırasında Atatürk Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 1 üsteğmen, 3 uzman ve 7 er gözaltına alındı.
Saatler 03.20'yi gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı'na geldi. Kendisini karşılayan kalabalığa seslenen Erdoğan, "Milletin üzerinde hiçbir güç yoktur. Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir. Bunun bedelini çok ağır ödeyecekler." ifadesini kullandı.
DARBEYE KARŞI İLK SORUŞTURMA
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 00.34'te askeri kalkışmayı yapanlara karşı ''darbeye teşebbüs'' suçundan soruşturma başlatıldığı duyuruldu. Küçükçekmece Başsavcısı Ali Doğan, darbe girişiminde bulunan askerlerle ilgili soruşturma başlattığını ve askerlerin görüldükleri yerde tutuklanacaklarını bildirdi.
1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, 01.00 sıralarında bir televizyon kanalına bağlanarak askeri kalkışmaya ilişkin "Bu, TSK tarafından desteklenen bir hareket değildir. Bu olaylar meydana geldiği andan itibaren Sayın Valimizle bir araya gelip İstanbul üzerine yoğunlaştık. Buradaki problemi çözmek için çalışıyoruz." dedi.
Darbeci askerlerin işgal etmek istedikleri Borsa İstanbul'da polis memuru Mehmet Şevket Uzun ile Fatih Satır adlı vatandaş şehit düştü.
Darbeci askerlerin yolları işgal ettikleri Esenler Eski Hal Yolu Edirne İstikameti ve İSTOÇ civarı TEM Otoyolu üzerinde meydana gelen olaylarda askerlere karşı koyan Ahmet Kocabay vurularak, Hüseyin Kısa, Türkmen Tekin, Muhammet Aksu ve Mehmet Şefik Şefkatlıoğlu da tank tarafından ezilerek şehit edildi, 30 kişi de yaralandı.
Gaziosmanpaşa bölgesi TEM otoyolu üzerinde meydana gelen olaylarda Servet Asmaz yaşamını yitirdi.
HEDEFTE POLİS VARDI
Darbecilerin polise yönelik ilk hedef noktası Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü oldu. Buraya 22.20 civarında ulaşan askerler, polise "teslim olun" çağrısı yaptı. Polis, teslim olmadı. Saat 00.30'dan itibaren burada toplanmaya başlayan vatandaşlar askerlere tepki gösterdi. Askerler havaya ateş açarken vatandaşların tepkileri arttı. Çıkan olaylarda Ümit Yolcu hayatını kaybederken, 16 kişi yaralandı. Askerler, vatandaşların artan tepkisi üzerine burayı terk etmek durumunda kaldı.
Vatan Yerleşkesi'ne ulaşan askerler de burada polisin ve halkın direnişi karşısında eylemlerinde başarılı olamadı. Vatan Yerleşkesi'ne darbeci askerlerce hava desteği istenmesi üzerine gelen helikopter, eski lunapark olarak adlandırılan noktaya inmek istedi. Polisin yerden atışla karşılık vermesi üzerine helikopter Vakıf Gureba hastanesinin arkasındaki okulun bahçesine indi. Vatandaşların tepki göstermesi üzerine buradan da kalkmak zorunda kalan helikopter, Topkule Kışlası'na döndü. Darbeci askerler, zırhlı araçları çevreleyen vatandaşların da sayesinde polis tarafından gözaltına alındı. Tanklardan birinin içinden vatandaşlarca çıkarılan ve darbeci askerlerle birlikte hareket ettiği anlaşılan 4. Sınıf Emniyet Müdürü Mithat Aynacı da yakalandı.
Vatan Caddesi üzerinde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü yakınındaki AK Parti Fatih İlçe Başkanlığı önünde meydana gelen olaylarda Mehmet Güder hayatını kaybetti.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
Darbecilerin Vatan Caddesi'ndeki işgal girişimi başarıya ulaşamayınca polis halkı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne anonslarla yönlendirdi. Vatandaşlar belediye binasını işgale gelen askerleri protesto etti. Halkın üzerine ateş açan askerler, Prof. Dr. İlhan Varank'ın da aralarında bulunduğu 14 kişiyi şehit etti.
Aralarında İstanbul Barosu ile MÜSİAD, DEİK, İTO, İSO ve ASKON'un da bulunduğu iş dünyası sivil toplum kuruluşları, İstanbul ve Ankara'daki askeri kalkışmaya yazılı açıklamalarla tepki göstererek, halkı demokrasinin yanında yer almaya çağırdı.
TAKSİM
Hasdal Kışlası'ndan bir grup asker Taksim Meydanı’na sevk edildi. Askerler önce anıt ve çevresini, daha sonra Taksim Meydanı'na gelen noktaları kontrole başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından sonra vatandaşlar Taksim Meydanı'nda toplanmaya başladı. Meydanı kontrol etmek isteyen darbeciler yetersiz kalınca, TRT Harbiye Binası'nı işgalle görevlendirilmiş 2'si rütbeli 8 asker de buraya yönlendirildi.
Direniş karşısında sıkışan ve sadece anıt çevresinde toplanan askerlere destek amacıyla Hasdal Kışlası'ndan yine asker sevk edilmek istendi. Ancak vatandaşların kamyon ve diğer araçlarıyla yolları kapatması nedeniyle asker sevkiyatı gerçekleşemedi. Taksim Meydanı'nda halk ve polisle karşı karşıya gelen darbeci askerler, 39 kişiyi yaraladı.
İstanbul Valisi Vasip Şahin, 02.30'da bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, "3. zırhlı birlikler de bu darbeye teşebbüs eden, anayasal suç işleyen gruba karşı operasyon yapmak üzere kışlalarından çıkıyorlar şu anda." dedi.
İstanbul'da darbe girişimine tepki gösteren binlerce kişi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın evinin bulunduğu Üsküdar'da toplandı.
İstanbul'un pek çok yerinde olduğu gibi Üsküdar'da da askerlerle vatandaşlar karşı karşıya geldi. Tankın iki kez üstünden geçtiği Sabri Ünal, olayı sadece bir kolundan yaralanarak atlattı. Güvenlik kamerasına yansıyan olayın görüntüleri medyada büyük ilgi gördü.
Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı önüne 23.15'de ulaşan askerler, buradaki polisleri, "güvenliği biz alacağız" diyerek uzaklaştırdıktan sonra binayı işgal etti. Binadaki özel güvenlikçilere de binayı 5 dakika içinde boşaltmalarını isteyen askerler, "Kesinlikle binayı boşaltmayız" karşılığını aldı. Askerler, vatandaşların çevrede toplanması ve tepki göstermesi üzerine havaya ateş açtı. Binaya gelen AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, askerlerden hukuksuz eylemlerine son vermelerini istedi. Külünk ile Üsteğmen Muzaffer Dikencik arasında görüşmeler yapıldı. Bu ve benzeri görüşmelerin ardından askerler sabaha karşı binayı terk ederek otobüslerle kışlalarına döndü.
Cumhurbaşkanlığından, "Tehlike henüz geçmiş değil. Millet sokaklarda olduğu ve vatanına sahip çıktığı müddetçe darbeci hainler bu aziz millete diz çöktüremeyecek." şeklinde açıklama yapıldı.
İstanbul Valisi Vasip Şahin, 05.55 sıralarında bir televizyon kanalında, İstanbul ve Ankara'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin "Devlet duruma hakimdir. Birtakım kandırılmış, ihanet şebekeleri içerisinde bulunmuş olanların emellerine ulaşmaları mümkün değil." ifadelerini kullandı.
AKOM'UN İŞGALİ
Darbecilerin hedeflerinden biri de stratejik olarak büyük öneme sahip İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) oldu. AKOM’da bulunan üç bine yakın yüksek çözünürlükte kamera ile İstanbul’un birçok noktası kayıt altına alınmaktaydı. En önemlisi de AKOM’da elde edilen görüntüler anlık olarak Milli İstihbarat Teşkilatı'na iletilmekteydi. Darbecilerce, AKOM’a hakim olarak İstanbul’da kaos ortamı yaratmak ve görüntülerin Milli İstihbarat Teşkilatına iletiminin engellenmesi amaçlanmıştı.
Darbeci askerler saat 21.15 sıralarında İSKİ yerleşkesi itfaiye giriş kapısı önüne geldi. Unimog araçtan inen darbeci askerlerden Kurmay Yarbay Mustafa Kubilay, itfaiye giriş kapısında nöbetçi olan güvenlik görevlisine "kuvvetli terör istihbaratı aldıklarını, destek olmak için geldiklerini" söyleyerek, kapıyı açmasını istedi. Görevlinin, yetkisinin olmadığını, amirine haber vermesi gerektiğini söylemesine karşın Kubilay, buna gerek olmadığını belirtip, hemen kapıyı açmasını istedi.
Kapının açılması üzerine Mustafa Kubilay, Yüzbaşı Levent Aksoy ile bir ere kapıda nöbetçi olarak kalmalarını emretti. Yüzbaşı Levent Aksoy ile er Ramazan Sezer, piyade tüfeklerini güvenlik görevlisine doğrulttu. Yüzbaşı Aksoy, "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur, bu dakikadan sonra gözaltındasın yat yere, silahını ver" şeklinde söylemde bulundu.
Levent Aksoy'un verdiği emir üzerine bir er, güvenlik görevlisinin silahını, telefonunu ve şarjörlerini aldı. Aksoy, güvenlik görevlisine kulübede bulunan güvenlik kamerasını ve telsizi kapattırdı ve telefonun fişini çekti.
AKOM'a giren darbeci askerler, tehdit ederek buradaki görevlileri etkisiz hale getirip dışarı çıkardı. Darbeci askerler bina içerisinde kilitli odaların kapılarını kırarak içeri girip arama yaptı. Askerler, bilgisayarların ve elektronik eşyanın fişlerini çekti, server odalarına girerek sistemi engellemeye, kamera ve ekranları devre dışı bırakmaya çalıştı. Bunu başaramayan askerler, teknik ekip çağırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısının ardından vatandaşlar AKOM binası çevresinde de toplanmaya başladı. Kurmay Yarbay Mustafa Kubilay'ın emri ile askerler, vatandaşların girişini engellemek amacıyla binanın giriş kapısı arkasında barikat oluşturdu. Vatandaşlar buradan ayrılmayınca uyarı amacıyla havaya ateş eden askerler, daha sonra hedef gözetmeksizin halka doğru ateş etti. Açılan ateş sonucu 6 kişi yaralandı.
AKOM yetkilileri, kritik öneme haiz AKOM binasına darbecilerce zarar verilmesini engellemek ve üzerlerinde psikolojik baskı kurmak amacıyla AKOM binasına itfaiye araçlarını çağırdı. Gelen itfaiye araçlarından yaklaşık bir saat boyunca telkin edici anonslarda bulunuldu.
Eyüp İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri saat 06.00 sıralarında AKOM'a geldi. İlçe Emniyet Müdürü İsmail Dinçer Öğüt megafonla "teslim olun" anonsu yaptı. Anonsa askerler tarafından cevap verilmedi. Darbecilere, girişimin başarısız olduğu, hemen hemen her yerde teslim alındıkları söylendi. Mustafa Kubilay ise "Beni burayı tutmam için gönderen emir vermeden teslim olmam" diye yanıt verdi. Öğüt'ün, "Emir veren kimse söyle, zaten birçoğu gözaltında, ona seni arattıracağım" demesi üzerine Kubilay, "Madem gözaltındalar, beni kimin gönderdiğini biliyorsundur" cevabını verdi.
Bu sırada polis özel harekat ekipleri AKOM’a geldi. Keskin nişancılar çatıya yerleştirilerek operasyon hazırlıkları yapıldı. Bu görüşmelerin akabinde Mustafa Kubilay ve diğer subaylar ellerinde bulunan A4 kağıdı ebatındaki belgeleri yakarak imha etti. Kubilay, askerleri binanın alt katında topladı ve erlere de terasa çıkmaları emrini verdi. Akabinde emniyet personeli olan keskin nişancıların çatılara yerleştirilmesi üzerine umudunu yitiren Kubilay, "Gururumuzu kırmadan teslim alırsanız mutlu oluruz" dedi. Askerler, yanlarında getirdikleri çantalardaki sivil kıyafetlerini giyerek, silahsız, elleri başlarının üzerinde, binaya doğru diz çökmüş bir vaziyette emniyet güçlerine teslim olmak zorunda kaldı.
ACIBADEM TÜRK TELEKOM
2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda gerçekleştirilen toplantıda, stratejik noktalardan olan Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünü kontrol altında tutma görevi Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'e verildi.
Acıbadem'deki Türk Telekom Hizmet Binası'nın önüne 22.30 civarında gelen Karabekir yönetimindeki askeri birlik, binanın önünde, etrafındaki yol ve caddenin köşelerinde konuşlanarak giriş-çıkışı durdurdu. Acıbadem Türk Telekom binasının zaptedildiğini öğrenen vatandaşlar, kısa bir süre sonra Türk Telekom civarında toplanmaya başladı. Kolluk görevlileri de olay yeri ve civarına gelerek, darbeci askerlere müdahale etmeye çalıştı.
Karabekir, bölgeye ulaşan ya da tesadüfen oradan geçmekte olan vatandaşlara, "Asker yönetime el koydu haberiniz yok mu? Evlerinize gidin" diyerek, tehditte bulundu. Karabekir, buradan ayrılmayan vatandaşlara ateş açtı.
Üsküdar ilçesi Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Türk Telekom Bölge Müdürlüğü önüne geldi. Askerleri sakinleştirmeye çalışan Sertbaş, bunda başarılı olamadı. Karabekir'in silahını kendisine doğrultması üzerine Sertbaş, "Beni mi vuracaksın?" diye sordu. Karabekir de "Evet seni vuracağım" diyerek yakın mesafeden Sertbaş'a ateş etti. Vatandaşların karnından yaralanan Sertbaş'a müdahalesine de havaya ateş ederek izin vermeyen Karabekir, askerlere, "Böyle olacaksınız, af yok. Birini vurdum, diğerleri dağıldı." şeklinde sözler söyledi.
Yaklaşık 45 dakika kadar sonra doktor olduğunu söyleyen bir kişi Sertbaş'ın yanına giderek müdahalede bulundu. Vatandaşların bir araçla Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdüğü Sertbaş, hastaneye varmadan hayatını kaybetti.
Olaylarda Murat Mertel, Muhammet Fazlı Demir, Orhun Göytan, Şirin Diril ve Murat Naiboğlu da yaşamını yitirirken, 18 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı. Darbeci askerlerden Karabekir, olay yerine gelen güvenlik kuvvetlerince etkisiz hale getirildi.
Darbe girişiminin başarısız olduğunu anlayan bazı askerler zırhlı araçlarla buradan kaçarken, bazıları da teslim oldu.
SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI
Darbe kalkışması öncesi Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki hazırlıkların ardından askerler, 8 zırhlı araçla 22.30 civarında kışladan çıktı. Askerler saat 23.30 sıralarında havalimanı yakınlarına ulaştı. Buradaki trafik yoğunluğu ve halkın toplanmaya başlaması üzerine zırhlı araçların bir kısmı bariyerleri aşarak karşı şeride geçti ve buradan ilerlemeye devam etti. Emniyet güçleri tarafından havalimanı nizamiyesine 100 metre kala zırhlı araçlar durduruldu. Vatandaşlar, askeri personele müdahale etti. Polis tarafından teslim olmaları yönünde uyarı yapıldı. Tanklarda bulunan askeri personelden bir kısmı silahla havaya ateş açtı. Güvenlik koridoru oluşturularak ve müdahale edilerek zırhlı araçlardaki askerler saat 03.00 sıralarında yakalandı.
Tuzla ilçesi Orhanlı gişeleri üzerinde meydana gelen olaylarda da Ozan Özen, Mustafa Direkli, Yalçın Aran, Erdem Diker, İhsan Yıldız, Vahit Kaşçıoğlu hayatını kaybetti.
Darbenin seyrini değiştirdi
O gece darbenin seyrini değiştiren olaylardan birisi 66. Zırhlı Tugayı'nda yaşandı. 47 yaşındaki 3. Kolordu Komutanlığı Yarbaşkanı Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk, devreleriyle darbe girişimi nedeniyle iletişime geçti. Evinde arkadaşı Kartaltepe Kışlası Komutanı Piyade Albay Davut Ala ve bir astsubayla buluşarak değerlendirmelerde bulundu. Toplantı sonunda Ertürk'ün iki yıl önce görev yaptığı 66. Zırhlı Tugay Komutanlığının darbeye desteğinin engellenmesine karar verildi. Ertürk, arkadaşı Piyade Albay Davut Ala ile 66. Zırhlı Tugayı'nda verdiği mücadeleyle İstanbul için kilit rol oynayarak, tugayın darbe girişimine desteğini engelledi. İki komutan, yanlarına aldıkları üç polis ve üç uzman çavuşla kurdukları iki timle, tankların, silahların ve askerlerin dışarı çıkmasını engelleyerek, tugay içindeki hareketlenmeyi durdurdu. Tugayın darbeye katılımını engelleyen Sait Ertürk, tek kurşunla şehit düşerken, Kartaltepe Kışlası Komutanı Piyade Albay Davut Ala ise vücuduna 7 mermi isabet etmesi sonucu yaralandı.
Ertürk'ün emrindeki askerlerden biri olan Uzman Çavuş Halit Yaşar Mine ile polis memuru Serdar Gökbayrak da burada şehit düştü.
HEDEFTEKİ EN ÖNEMLİ ADRESLERDEN BİRİ DE BASIN YAYIN ORGANLARIYDI
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişiminde darbeci askerlerin hedefindeki en önemli adreslerden biri de basın yayın organları oldu.
AA muhabirinin iddianamelerden derlediği bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'e "FaceTime" üzerinden bağlanarak halkı sokağa davet etmesi üzerine darbeci askerler harekete geçti.
Darbecilerin kurduğu "Whatsapp" grubunda, "Bu TV'lerin susturulması gerekiyor", "Çamlıca'daki antenlere müdahale edilmeli", "Çamlıca Tepesi'ni gören tanklar antenleri vursunlar", "NTV için ekip gitti, Selimiye'ye hava aracı olursa medyaya müdahale edecek ekip var" gibi paylaşımlarda bulunuldu.
CNN Türk, Kanal D ve Hürriyet binalarının işgal edilerek yayının kesilmesine karar verildi. Bu amaçla Albay Ahmet Zeki Gerehan, CNN Türk binasının boşaltılması ve yayının kesilmesi emrini verdi. Erlere bir binaya gidileceği, 2-3 kişi alınarak çıkılacağı söylenerek, üstlerine gelen olursa ayağına, daha da yaklaşan olursa üstüne doğru ateş etmeleri emredildi.
Helikoptere binen 14 darbeci asker, saat 03.10 sıralarında Doğan Medya Center'in açık otoparkına indi. Yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan, inişten sonra ellerindeki uzun namlulu silahlarla havaya ateş açarak, "Genelkurmay yönetime el koydu, asker yönetime el koydu." diye bağırdı.
Doğan Medya çalışanlarının kapıları kapatmaya çalışması üzerine askerler silah çekerek, "Kapıyı açın, yoksa vururum." tehdidinde bulundu. Görevlilerin kapıyı açmak zorunda kalması üzerine tüm askerler buradan giriş yaptı. Askerlerden bir grup Hürriyet, diğer grup da CNN Türk binası girişine yöneldi.
Hürriyet'te akıllı kapının kepenklerinin kapalı olması üzerine içeriye giremeyen askerler ile görevliler arasında tartışma yaşandı. Askerler, görevlilerden ikisini yere yatırarak, "Bu kapı açılmazsa sizi öldüreceğiz." şeklinde tehdit etti. Tehdit üzerine kapılar açılırken, yere yatırılan görevliler için erlere "Kıpırdarlarsa vurun." talimatı verildi.
Askerler, "Herkes insin, vururuz." diye bağırdı. Darbeciler en alt katta bulunduğu sırada Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, telefonla onları kaydetmeye başladı. Bu durumu gören darbeci askerler, silahlarını Yetkin'in bulunduğu yere doğru çevirerek, çekim yapmamasını söyledi.
Askerler bina personelini lobide topladı ve silahlarını üzerlerine doğrulttu. Yetkin, darbeci askerlerden Süleyman Ahmet Kaya'nın yanına giderek, askerlerin silahlarını indirmelerini istedi. Gazeteci ve silahsız olduklarını, kimseye zarar veremeyeceklerini söyleyen Yetkin, darbecilere buraya neden ve ne hakla geldiklerini sordu. Süleyman Ahmet Kaya ise "Darbe var, yönetime el koyduk." yanıtını verdi. Yetkin'in, ne hakla el koyduklarını sorması üzerine de Kaya "Böyle emir aldım." karşılığını verdi. Yetkin, kimden emir aldığını sorduğunda Kaya, "Kimden emir aldığımın bir önemi yok." dedi.
Kaya, devamında erlere de "Haydi katları boşaltın, yayını kesin." şeklinde emir verdi. Yetkin, "Burası gazete, burada yayın yapılmıyor, siz darbe yapıyorsunuz. Bırakın biz de gazetemizi çıkaralım, haberimizi yapalım." deyince Kaya, "Hayır, binayı boşaltıyoruz." ifadesini kullandı. Yetkin, Kaya'ya, cumhurbaşkanı, başbakan ve komutanların hareketin emir komuta zinciri dışında olduğunu, kendisine ve mesleğine yazık ettiğini, ileride askerlerin kurtulabileceğini ancak kendisini burada yaktığını söyledi. Bu diyalog sırasında erler katlara çıkarak, personeli lobiye indirmeye başladı.
Kaya yaptığı telefon görüşmesi sonrasında erlere dönerek, "Yanlış bir hareket görürseniz acımayın vurun" şeklinde emir verdi. Bu emir üzerine erler silahlarını yeniden topladıkları personele doğrulttu. Şüpheliler, yemekhane bölümündeki bir odada yaklaşık 10 dakika tuttukları personeli, Kaya'nın emri üzerine bina dışına çıkarmaya çalıştı.
Askerler, Hürriyet giriş kapısı önünde bekledikleri sırada güvenlik müdürü olarak görev yapan ve bu aşamaya kadar CNN Türk ve Kanal D binasında diğer askerlerle muhatap olan Hüseyin Ulaş, Hürriyet'te bulunan personelden haber alamayınca bina önüne geldi. Ulaş'ı gören askerler, "Gel buraya, dur." şeklinde bağırdı. Hüseyin Ulaş'ın geri dönmesi üzerine arkasından iki el ateş açıldı. Ulaş, olay yerinden uzaklaşarak, Hürriyet binasında askerlerin olduğunu polis ekiplerine bildirdi.
Bağcılar Emniyet Müdürlüğünden polislerle darbe girişimini engellemek isteyen vatandaşlar da Doğan Medya Center'e gelmeye başladı.
Polis memurları ve vatandaşların geldiğini gören Yüzbaşı Süleyman Ahmet Kaya, erlere bina personelini üst kata çıkararak serbest bırakmaları emrini vermek zorunda kaldı. Bina personeli serbest bırakıldıktan sonra Kaya, erleri Hürriyet binasının giriş kapısındaki çalılık alanda üçerli olarak mevzilendirdi. Kaya polis memurlarına, "Mühimmatımız var, çatışırız." şeklinde bağırdı. Polislerin megafonla yaptıkları "teslim olun" çağrılarının ardından Kaya, polis memurlarına ve toplanarak tepki gösteren vatandaşlara ateş açtı. Burada Vedat Bağcerci isimli vatandaş yaşamını yitirdi.
ASKERLERLE POLİS MEMURLARI ARASINDA ÇATIŞMA YAŞANDI
Askerlerle polis memurları arasında çatışma yaşanırken, Binbaşı Mehmet Türk'ün komutasındaki 17 kişi, saat 04.00 sıralarında destek amacıyla helikopterle Doğan Medya Center'a intikal etti. Helikopter, Doğan Medya Center üzerinde iniş için alçalmaya başlarken askerler, polislere ve vatandaşlara ateş açtı. Paleti çatıya değen helikopter, polis memurlarının fedakarca mücadelesi sonucu Topkule Kışlası'na dönmek zorunda kaldı.
Polis memurlarının yoğun atışı ve gaz bombası kullanması nedeniyle darbeci askerler bina içine kaçtı. Polisler, askerleri bina içerisinde aramaya başladı. "Teslim olun" çağrısına uymayan Kaya, ayağından vuruldu. Diğer askerler de polis memurlarınca teslim alındı.
CNN TÜRK VE KANAL D BİNASINDA YAŞANANLAR
Darbeci askerlerden yüzbaşılar Erdal Şeker ve Mehmet Akif Aslan ile 5 er, CNN Türk ve Kanal D'nin bulunduğu binaya yöneldi. Askerler, stüdyo giriş kapısının önüne geldiklerinde burada çalışan Önal Yılmaz ile karşılaştı. Askerlerden Erdal Şeker, Yılmaz'a sorumlunun kim olduğunu sordu. Yılmaz sorumlunun kendisi olduğunu söyleyince Şeker, "Sıkıyönetim ilan edildi, yayını kesmeye geldik." şeklinde beyanda bulundu.
Şeker giriş kapısına geldiğinde "Yayını kesin, bu darbedir, herkes dışarı çıksın." diye bağırdı. Askerler, giriş kapısı önünde CNN Türk yöneticilerinden Ali Güven, haber spikeri Ahu Özyurt, kameraman Ahmet Akpolat ve güvenlik müdürü Hüseyin Ulaş ile karşılaştı. Akpolat kamera ile yayına başladığında Ali Güven, Şeker'e ne amaçla geldiklerini sordu. Erdal Şeker, yayını kesmek için geldiklerini, bu amaçla emir aldıklarını, kimse ile konuşmayacaklarını söyleyerek, dışarı çıkmalarını istedi. Akabinde askerler CNN Türk binasına girdi.
"Engel olmayın, ateş ederiz." şeklinde tehditte bulunan askerler, yayının kesilmesini ve herkesin binayı boşaltmasını istedi.
Ulaş, Şeker ve diğer şüphelilere, yaptıklarının anayasal bir suç olduğunu, yetkililerin bu konuyla ilgili açıklama yaptıklarını bildirdi. Şeker ise "Dinlemek yok." diyerek erlere emir verdi. Askerler, yayın odasının bu katta olmadığını anladıklarında ikinci kata çıktı. Askerler, merdivenlerde "Boşaltın, yayını durdurun." şeklinde bağırdıkları sırada Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar ile karşılaştı. Sarılar askerlere neden geldiklerini, ellerinde yazılı bir emir olup olmadığını sorduğunda Erdal Şeker, Ordu Komutanının emri olduğunu söyledi. Sarılar, Ordu Komutanının açıklamasını yayınladıklarını belirtince de "Karıştırma, çekil." diyerek karşılık verdi.
Kameraman Ahmet Akpolat'ın tekrar kamerayla çekim yaptığının görülmesi üzerine Erdal Şeker, "Ver o kamerayı." diye bağırıp üzerine yürüdü. Yaşanan arbedede Şeker, Akpolat'ın boğazına sarıldı, tüfeğin dipçiğini kaldırarak "Ver, yoksa vururum." şeklinde tehditte bulundu.
Şeker elini tabancasına atarak Sarılar'a, "Vururum seni." dedi. Tehditler sonucunda Akpolat hafıza kartını Şeker'e vermek zorunda kaldı.
Akabinde askerler, Kanal D Haber Merkezi ve CNN Türk stüdyosunun bulunduğu üçüncü kata çıktı. Askerler burada da sürekli "Yayını kesin." şeklinde bağırdı. Şeker de Sarılar'a elektriği kesmesini söyledi.
Tartışma sırasında askerlerden Mehmet Akif Aslan, tabancasıyla bir el havaya ateş etti. Askerler, CNN Türk canlı yayınının yapıldığı üçüncü kata çıktıklarında çalışanlar haber merkezi girişine set çekerek, onlara engel olmaya çalıştı. Bu sırada spiker Başak Şengül'e, canlı yayına devam etmesi CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş tarafından bildirildi.
Nedim Şener'in de askerlerin çıkmalarını istemesi üzerine, Mehmet Akif Aslan, Şener'e silah doğrultarak, "Çık buradan, vururuz seni." tehdidinde bulundu. Ayrıca er Ferdi Irmak da Şener'i, "Aşağı in, vururuz." diyerek tehdit etti.
Giriş katına inen Şener, kapıyı açarak darbe girişimini engellemeye gelen vatandaşların binaya girişini sağladı.
Askerlerin silah doğrulttuğu Erdoğan Aktaş, askerlere hiçbir şekilde yayını kesmeyeceklerini söyledi. Askerler ise aldıkları emri uygulamak zorunda olduklarını belirtti. Aktaş, savunmasız olmaları dolayısıyla mecburen binayı terk edeceklerini ifade etti. Erdoğan Aktaş, personelden de binayı boşaltmalarını istedi.
Rejiye gelen askerler, yönetmen Tunca Pak'a binayı terk etmelerini söyledi. Pak da rejiyi boşaltırken canlı yayında olan Başak Şengül'e, askerlerin rejide olduğunu ve rejiyi boşalttıklarını kulaklıkla bildirdi. Şengül, askerlerin geldiğini ileterek canlı yayına devam etti. Bu sırada erlerden Ferdi Irmak, stüdyoya girerek Şengül'den oradan ayrılmasını istedi. Şengül de canlı yayını terk etmek zorunda kaldı. Tunca Pak, ayrılmadan önce Erdoğan Aktaş'a telsiz mikrofonu verdi, yayının devam etmesi adına aktif olan tüm mikrofonların sesini açarak stüdyoyu gören genel kamerayı da çıkışa vererek canlı yayın görüntüsünü bu noktada sabitleyip rejiyi terk etti. Bunun üzerine askerler, canlı yayının kesildiği kanaatine vardı.
Vatandaşların ve polis ekiplerinin binaya girmesinin ardından "teslim olun" çağrıları karşısında Erdal Şeker, "Silahlarımızı vermeyeceğiz, bize takviye kuvvet gelecek, kalabalıkla birlikte burayı boşaltın." şeklinde karşılık verdi. Polis ekibinin ve vatandaşların gayretleri sonucunda askerler gözaltına alındı.
TRT ULUS YERLEŞKESİ BİNASININ İŞGALİ
Kara Harp Akademisinde yapılan toplantıda görevlendirilen bir grup asker, saat 21.00-21.30 sıralarında silahlı ve tam teçhizatlı olarak yola çıktı. Askerler zırhlı araçlarla saat 22.30'a doğru TRT Ulus Yerleşkesi'ne ulaştı.
Kapıdaki güvenlik görevlilerine, "Terör tehdidi var, binayı süratle boşaltın." diyen askerler, binaya dağıtıldı. Askerler, içerideki yaklaşık 40 kadar TRT çalışanına telefonlarını bıraktırarak binayı boşalttı. İç aydınlatmaları kapatan askerlerden Binbaşı Yüksel Demir, alay komutanı Müslüm Kaya'yı aradı ve binanın kontrolünün ele geçirildiğini bildirdi.
Askerlere binada beklenmesi talimatı verildi. Saat 22.30 sıralarında TRT binası bahçesine 10 kadar asker, helikopterle indi. Askerler, TRT Arapça kısmına girdi.
Bu arada dışarıda vatandaşlar toplanmaya başladı. Vatandaşların dağılması için havaya ateş açıldı. Binbaşı Yüksel Demir'in telefonuna saat 05.00 sıralarında "RUN" yazan bir mesaj geldi. Havacı Albay Hüseyin Ergezen'in de aralarında bulunduğu 5 kişi buradan temin ettikleri sivil kıyafetleri giyerek saat 06.00 sıralarında uzun namlulu silahlarını bırakarak olay yerinden kaçtı. Diğer askerler saat 07.45 sıralarında polis ekiplerine silahlarını vererek teslim oldu.
HARBİYE'DEKİ TRT BİNASININ İŞGALİ
Hasdal Kışlası 6. Motorlu Piyade Alayı'nın eski komutanı Albay Müslüm Kaya ile yeni komutanı Nebi Gazneli’nin bizzat organize ettiği ve talimatlarını verdiği olayda, Hasdal Kışlasından çıkan bir grup asker 21.30-22.00 sıralarında Harbiye'deki TRT binasına geldi.
Askerler, bina önündeki trafik polislerini silah tehdidiyle etkisiz hale getirip binaya girerek güvenlik görevlilerine "Bomba ihbarı var." şeklinde beyanda bulunarak burayı ele geçirdi.
Olay yerine gelen polis ekiplerine ateş açan askerler, Şişli Emniyet Müdürü Melih Ekici'yi gözünden yaraladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıkan vatandaşlar, TRT binası önünde toplanmaya başladı. Askerler, vatandaşların kendilerine tepki göstermesi üzerine havaya ateş açtı. Dağılmamaları üzerine vatandaşların ve buraya gelen polislerin üzerine ateş açan askerler, Fahrettin Yavuz ve Murat Demirci ile 2 yıldır İstanbul'da yaşayan Faslı Jaouad Merroune'yi vurarak şehit etti. Vatandaşlardan 48'i de çeşitli yerlerinden yaralandı. Askerler, polis ekiplerinin "teslim olun" çağrısına ateşle karşılık verdi. Darbe girişiminin başarısız olduğunu anlayan askerler daha sonra teslim oldu.
DİGİTÜRK'ÜN İŞGALİ
Vodafone Arena Stadına helikopterle inen 43 asker ve 3 sivil teknik personel, Albay Hamdi Acar ve Binbaşı Ali Akkaş önderliğinde toplandı.
Stat kapılarını zorlayarak açan darbeciler, Digitürk binasını işgal amacıyla dışarı çıktı. Yoldan geçen İETT otobüsünü havaya ateş açarak durduran askerler, otobüse binerek Digitürk binasına yakın bir noktada indi. Yürüyerek Digitürk binasına giren askerler, burayı işgal etti. Yayını durdurma amacıyla faaliyette bulunan askerler, yayını kesemedi. Binbaşı Akkaş, yayın kesilmeyince içerideki cihazlara ateş etti.
Polislerin gelmesi üzerine yapılan müzakerelerle darbeci askerler teslim oldu.
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan o gün çıkış yapan bazı askerler de A Haber'e baskın gerçekleştirmeye yönelik eylemde bulunmak hedefiyle hareket etti. Ancak yolda trafiğin yoğun olması, halkın darbe teşebbüsü eylemlerine yönelik tepkisi nedeniyle askerler, Seyrantepe'deki Türk Telekom Arena yakınlarına kadar gelmelerine karşın daha fazla ilerleyemedi. Askerler, zorla durdurdukları bir otobüsle tekrar Topkule Kışlası'na döndü.
Yorumlar